KPSS GÜNLÜKLERİ

3 EYLÜL 2019
“Kpss çalışmaya başlamalıyım.” cümlesi bugün de zihnimin bir köşesinde dolandı durdu. Ha bugün ha yarın derken okulların açılmasına az bi zaman kaldı. Artık, dedim artık yeter yani başla. Bugün tuttum en başına gittim. Bu kpss ne demekmiş, açılımı neymiş bi öğrenelim dedim. Kamu personeli seçme sınavı. Bu hangi kamu, nereye seçiyolar, nasıl bir sınav yapıyolar? Bunların detayları yol haritası gibi ilerledikçe açığa çıkıyor. Şimdiden sonunu planlamaya, nereye varacağımızı hesaplamaya gerek yok diye düşündüm. Zaten neyi planladım da onu hesap ettiğim gibi yaşadım ki şu zamana kadar? Önümde yapmam gereken tek şey var şimdi: çalışmak. Şu an bile birileri bir yerlerde kpss çalışıyor olabilir. Ben de neye, ne kadar, ne zaman çalışağımı bi öğreneyim başlayacağım inşallah. Tabii ki bütün günümü bunları düşünerek geçirmedim. Dedemin horozuyla dalaştım bugün. Beni iyice korkak bellemiş Çirçoz. Şöyle bi dimdik yürüdüm önünden. Her zaman kaçacak değiliz ya. Ama gel gör ki yine kovaladı beni, balkona kaçtım. Arkamdan da güç gösterisi yapar gibi öttü. Horoz sonuçta. Arada durup onları ve meşhur kavgalarını izliyorum. Geçen komşunun horozu, dedemin küçük horozla iyi bi kavgaya tutuştu. Bizim Çirçoz da ortalıkta yok tabii. Sonra nasıl olduysa fark etti bi kavga gürültü olduğunu, Konya tabiriyle tızıktı geldi. Bizim küçük dayak yiyen horozu arkaya aldı, diğerine de, git hadi dalaşma uslu dur, der gibi saldırdı. Ee büyük horoz olmak da böyle bi şey.

 

 

15 EYLÜL 2019

Bugün de “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.” sözüyle hareket ettim ve gittim derece yapan bi arkadaşla konuştum. Anlat dedim hele bu işler nasıl olur? Uzun uzun dinledim, bu sınava nasıl çalışırımın tekniğini yöntemini öğrendim. Bu teknik yöntem de dilime yapıştı. Derslerden biri de buymuş: ÖYT. Öğretim yöntem ve teknikleri. Öğretmen olunca farklı farklı anlatım teknikleri kullanarak işleyecekmişim dersleri. Öğrenciler daha iyi anlasın diye, dersten sıkılmasın diye. Bu mevzuyu anladım da biz niye bugüne kadar bunların kullanıldığı dersler işlemedik. İlahiyatçıyız diye farklı şeyler bekliyor değilim ama bi oyun oynayalım, bi bahçeye çıkalım doğayla iç içe tabiatçı filozofları işleyelim mesela. Terasa da çıkalım, düm düz ova sonuçta bakınca her yer görünüyor, işte diyelim bu Konya, İslam tarihindeki yerinden ve öneminden bahsedelim biraz. Yani kısaca yolu yöntemi çokmuş bu işin de biz görmemişiz. Ya bizim dönem öğrencileri çok zeki hemen kavrıyor anlıyor da öğretmenlerimiz ihtiyaç duymuyor. Ya da… ya da… ya da… Düzeltemediğiniz şeyi eleştirip durmayın derdi bi hocamız. Biz de öyle yapacağız artık, iş başa düştü. Ben bunları düşünüp taşınırken etraftaki insanlar da maşaallah hiç durmuyor. Hep bi soru yağmuruna tutuluyorum ki eminim yalnız değilim. Türkiye’nin dört bir yanında binlerce okullu her gün bu cümlelere maruz kalıyor.“Hâlâ okuyon mu? Kaçıncı sınıfsın? Senin okul kaç yıllık? Daha var mı yoksa bu sene son mu? Bitirince ne olacan? Hoca mı olacan? Ataması iyi mi? Senin okul ne zaman açılıyo? Ne zaman gidecen? Nerde kalıyon?... " Böyle böyle bir sürü şey söylüyorlar. Ama bi cümle var ki bana çok samimi, içten geliyor. Onu duymak gerçekten bir şeyler yaptığımızı, emek verdiğimizi hissettiriyor. “Okuyun guzum okuyun, Alllah emeğinizi yağlı itsin.” Ortada bir emek varsa tabii ki yağlı olsun teyzem, hem de tereyağlı, biz Gonyalıyız sonuçta.

 

 

20 EYLÜL 2019

Artık hazırım. Çalışmaya başlayacağım. Üç gün sonra da okullar açılacak zaten. Kitaplarım, notlarım hazır. Ama pazartesiyi beklemem lazım. Niyeyse bugün başlayamam, bugün olmaz, pazartesiyi beklemem lazım. Bu ne tür bir hastalıksa artık. Sen bi günsün kendine gel. Haftanın başı diye tüm girişimlerimizi başlatma hakkını ona kim verdi de  bu bir sendroma dönüştü bilemiyorum? Neyse artık bu son yılımız. Bundan sonraki yıllarda pazartesi bizim için neyi ifade edecek merak ediyorum. Bunu hep birlikte yaşayıp görelim.

Dedemin de ineği doğurmuş. Gara gızı vardı, bi tane de sarı gızı olmuş. Allah bağışlasın. Bahçeye de salarlarsa tavuklarla, horozlarla tepişirler artık. Bazen bir hayvan olarak dünyaya gelseydik ne olurdu acaba diye düşünüyorum. O zaman da kpss çalışırdık kesin. Ha adı kpss olmazdı o ayrı. Tabii abartıyorum yani ne olurdu ki anca bu dünyada iki nefeslik yaşar, göçüp giderdik. Bu bana dünyanın telaşesinin, derdinin bitmediği; okula gidince her yerde yürüyen kpssler görmeyi beklediğim özellikle şu günlerde, çok cazip geliyor. Hayvan demişken bugün de bi sinekle cebelleştim ama bana güzel bir şey hatırlattı. Bi saat kadar ben kovdum o geldi, ben kovdum o geldi. Baktım baş edemiyorum al dedim kon, ne yapacaksan yap hadi bekliyorum. Başladım izlemeye. Kondu uyanık, bi hortum saldı ağzından. Canımı da yaktı ama dokunmadım. Baya bi çekti, çekti, karnını iyice doyurdu, sonra uçtu gitti bir daha da gelmedi. Dedim bu muydu derdin, iki dakika için bir saattir dolanıyosun? Hayat da böyle değil mi? Bazen öyle uzun uzun uğraşman, enerjini harcaman bir işe yaramaz. Her şey olacağına varır. Bazen olayları akışına bırakman gerekir.

 

 

 

23 EYLÜL 2019

Tamam dedim bugün son yılımın ilk günü. Güzelce niyet ettim, dua ettim. Gelsin vizeler, finaller, staj ve en önemlisi kpss dedim. Bütün bu yoğunlaşmış hislerim ve tempoya hazırlanmış, heyecanlı hâlimle bi kitap açıp okumak istedim. Ve karşıma çıkan ilk cümlesi şuydu: “Rabbim ilmimi arttır, de.” Tâhâ suresinin 114. ayeti. Uzun uzun düşündüm. Günlüğümde bahsedip durduğum o hayvanlar gibi değildim. Evet, benziyorduk birbirimize, bana bi şeyler anlatıyorlardı hep ama ben farklıyım, bir hayvan olarak yaratılmadım. Ben, insan olarak yaratıldım. Ve beni yaratan, bana bu meziyetleri veren Allah, benden ilmimi arttır diye dua etmemi istiyor; böyle bir günde, böyle bir yılda. Kpss, sınavlar, ortalama, diploma, meslek, atama, toplum beklentisi… bunların hepsi bulunduğum bu konumda karşıma çıkmış, ömrüm yeterse geçirilmeyi bekleyen birer süreç. Ama asla bir amaç değil. Boşuna yiyip bitiriyoruz kendimizi, boşuna hırpalıyoruz şu geçici şeyler için. Bugün eğer bu okula geldiysek, elimize bir defter kâğıt alabiliyorsak öğrenmek için bütün imkânlara sahibiz demektir. Bunu her gün hatırlamak bu kadar zor olmamalı. Böyle okuldan, hayattan dem vurduğum zamanlarda annemin bana hep söylediği bir söz vardır: “Çalış Sümeyye işin ne? Yediğin önünde yemeğin arkanda." Çok doğru. Biz öğrenci milletinin eli boş gönlü hoş, karnı tok sırtı pek, yapacağı tek şey ilmini arttırıp dua etmek.

 

Not: Bu metinde ürün yerleştirmesi bulunmaktadır.


Sümeyye YİĞİT/ NEÜ AK. İlahiyat Fak. 2020 Mezunu


instagram.com/hurgencneu

Yorumlar