CAMİNİN YAPILIŞI
Aziziye Camii'nin yer aldığı mekân, daha önceleri
bezirgânlar hanı arsası olarak bilinmektedir. Bizim şu an bahsettiğimiz ve
yangın sonrasında yeniden inşa edilerek Aziziye ismiyle anılacak olan caminin
yerinde önceleri, 4. Mehmet'in kızlarından Hatice sultanın eşi Musahip Damat
Mustafa Paşa tarafından yaptırılan Yüksek Cami isminde bir mabet bulunuyordu.
1867 yılında çıkan bir yangında bu yapı etrafındaki dükkânlarla birlikte yandı.
Yangın halkta derin bir üzüntüye sebebiyet vermişti. Yangın sonrasında çok
geçmeden “Ebniye Nizamnamesi'ne (Bina Yapım Kanunu) uygun olarak” camilerin
inşası için hususi bir imar komisyonu kurulmuştur. Vatandaş ve esnafın beş
vakit namazını, cuma ve bayram namazlarını burada eda etmesi hasebiyle bu
camilerin böyle harap vaziyette kalması Müslüman halkı üzüntüye ve sıkıntıya
sevk etmiştir. Bu hale bir son vermek için şehrin ulema ve eşrafı toplanarak
ahaliden az çok yardım toplanmasına ve ilkbaharda yıkılan kale duvarlarının
taşları kullanılmak suretiyle ve padişahın da yardımıyla bu camilerin inşa ve
ihyasına karar verilmiştir. Yangından sonra 1872 yılında yapımına başlanarak
Sultan Abdülaziz, Sultanın annesi Pertevniyal Valide Sultan ve vakfın
yardımlarıyla birlikte cami 1874 yılında tamamlanmış ve Aziziye ismini
almıştır. Caminin kahvehane, ahır ve arsa gibi gelir getiren vakıfları
mevcuttur. Bu vakıflar bir süre hazine tarafından kullanılmıştır. Daha sonra
yazılan bir dilekçe sonucu vakıfların iadesi gerçekleşmiş ve vakıf gelirleri
tekrar cami giderleri için kullanılmıştır.
Tek katlı olan caminin yapımında gödene taşı kullanılmıştır.
Cami Konya'daki Osmanlı eserleri arasında farklılık göstermektedir. Hatta
sadece Konya değil Anadolu'daki diğer Osmanlı yapılarından da farklıdır.
Caminin farklı mimari formda olmasının temelinde barok, ampir ve rokoko mimari
tarzlarının kullanılması yatıyor. Caminin köşelerinde prizma formlu birer
ağırlık kulesi bulunmaktadır. Kulelerin köşelerinde yer alan sütunceler ise
sağır kemerleri taşımaktadır. Ve üst kısımları külah şeklinde tasarlanmıştır.
Bu kuleler camide görüldüğünü söylediğimiz rokoko üslubun bir etkisidir.
Yapının kuzeyinde doğusunda ve batısında olmak üzere üç giriş kapısı mevcuttur.
Ana giriş kapısı kuzeydeki son cemaat yerinin ortasındadır. Kuzey giriş
kapısının, yani ana girişin üstünde mahfil katı, solunda imam odası ve üzerinde
müezzin mahfili bulunmaktadır. Güney cephesinin ortasında mihrap, doğusunda
kürsü, batısında minber yer alır. Harimin taşıyıcı sistemi olarak kare plan
formundaki harim iç cephe duvarlarına sekiz, dıştaki yarım yuvarlak payeler
hizasında ise üç tane olacak şekilde dilimli payandalar yapılarak, bu
payandalar ise birbirlerine kemerlerle bağlanılarak kasnağı oluşturur. Kubbe,
köşelerde yarım yuvarlak payeler üzerine oturan yarım kubbelerle birleşerek
sekizgen kasnağın üzerine oturuyor. Cami her cephede iki, toplamda sekiz tane
yuvarlak formdaki büyük ölçekli pencere ve kubbe kasnağındaki yuvarlak formda
sekiz küçük pencere ile aydınlanıyor. Cephelerde yer alan kapı ölçeğinden büyük
pencereler, yapıdaki barok üslubun özelliklerinden. Belki de ziyaretçilerin
dikkatini çeken camideki en belirgin farklılık pencerelerin kapılardan daha
büyük olmasıdır. Kuzey cephesinde, doğu ve batıdan minare kaideleriyle
sonlandırılmış son cemaat yeri bulunuyor. Öndeki beş kemerli açıklığın
tasarlanmasında, Konya'daki diğer yapılarda göremediğimiz tarzda bir uygulamaya
gidilmiş. Ortadaki kemer diğerlerine göre daha geniş ve daha yüksek. Bunun
yanındakiler oldukça dar ve alçak. Kenardakilerse bunlara göre geniş ve yüksek.
Ortadaki kemerin yüksekliği örtüş sistemine de yansımış âdeta bu bölüm
vurgulanırcasına ortadaki kubbede diğerlerine göre yüksek kurulmuş. Sütunlar
tarafından taşınan son cemaat yeri kemerleri üzerindeki antik ve etkili
başlıklar, ampir üslubun etkisi. Sütun başlıklarında alttan yukarı doğru
açılmış olarak işlenen akan yaprak dizesi ve onun üzerinde de sütun başlığının
volütlerinin arasındaki boşluğa yerleştirilmiş istiridye formları yer
almaktadır. Son cemaat mahfilinin doğu ve batı köşelerinde yer alan minarelerin
kaidelerine bitişik çeşmeler bulunmaktadır. Çeşmeler yapılarının üzerini örten
sille taşı dışında tamamen mermerden yapılmıştır. Kitabesi olmayan bu
çeşmelerin üzerinde hicri 1342 ve 1240 tarihleri yer almaktadır. Aziziye
caminin çeşmeleri günümüzde de oldukça iyi vaziyettedir. Kuzey cephesinin
ortasındaki harim giriş kapısında Konya'da alışık olmadığımız Osmanlı geç dönem
süsleme özellikleri yer alıyor. Harim giriş kapısın kenarları silmeli
sütunceler, söve, kemer alınlığı oldukça yüksek kabartma, kıvrımdan rozet,
palmet ve bitkisel motiflerle süslenmiş. Harim girişi üzerindeki bitkisel
kabartmalar ve tuğralık altın yaldızla süslenmiş. Girişin her iki yanında birer
mihrabiye ve kapı ölçeğinden daha büyük (ki bu barok üslubunun özelliği)
yuvarlak kemerli iki pencere bulunuyor. Kuzey cephesinde altı yarım yuvarlak
paye bulunuyor. Giriş kapısının üzerinde sultan Abdülaziz'in tuğrası
bulunmakta. Doğu ve batı cepheleri simetrik olarak aynı özellikleri taşıyor.
Cephelere ikişer yuvarlak kemer formunda barok tarzda büyük pencereler
yerleştirilmiş. Doğu ve batı cephesinin ortasına birer hafifletme kemeri içinde
harime yan girişler yapılmış. Alınlıklarında Osmanlı tuğrası yer buluyor. Batı
cephesindeki sultan Abdülaziz'in tuğrası kazılarak yok edilmiş. Cephelerde
yarım yuvarlak dörder sütun bulunuyor. Sütun başlıkları antik etkili (ampir
üslubu özelliğinden olmalı). Güney cephesinde ise doğu ve batı cephelerinden
farklı olarak kapı aksında mihrap çıkıntısı bulunmakta. Son cemaat yerinin doğu
ve batı köşelerinde tek şerefeli birer minare bulunuyor. İki minarede aynı
özellikleri taşıyor. Pabuç kısmından gövdeye yatay silmelerle geçiliyor. Gövde
dikey silmeyle hareketlendirilmiş. Şerefeye geçiş; gül bezekler, akant ve
kengel yapraklarıyla sağlanmış. Diğer barok süslemelerle beraber minarelerin
şerefe altlarını süsleyen istiridye formları cami cephelerinde olduğu gibi
akantus bitkisinin üzerinde yer almakta. Yukarı doğru açılmış olan buradaki
istiridye formları yüksek kabartma olarak işlenmiş plastik bir form. Yedi içbükey
dilimden oluşan form, aynı zamanda püskül şeklinde işlenmiş ve aşağı doğru
açılmış bir yaprak motifiyle bağlantı kuruyor. İçe doğru iki kat kıvrılan
volütler, istiridye formundan oldukça dışa taşmış. Şerefeyi kubbeye bağlayan
sütunların kaideleri arasındaki boşlukları dolduran istiridye formları her
şerefede sekiz tane olmak üzere caminin minarelerinde toplam on altı tane
bulunmakta. Şerefe korkuluğu geometrik kafes tekniğinde süslenmiş. Petek
çevresi, sekiz antik başlıklı mermer sütunlu birbirlerine dilimli kemerlerle
bağlanarak baldaken tarzında yapılmış ve yatay konik külahla örtülmüş. Minare
süsleme unsurları uzak doğu Hint barok sanatı etkilerinde, eklentik sanat
özelliklerini yansıtıyor. Merkezi kubbeyle örtülü olan harimin kuzey duvarının
ortasında giriş kapısı bulunmakta. Girişin hemen üzerinde mahfil katı yer
almakta. Mahfil katına girişin her iki yanına kuzey duvarı içine yerleştirilen
taş merdivenle çıkılıyor. Fakat artık kullanım dışı. Mahfil korkuluğu SC
kıvrımlarıyla süslenmiş. Mihrap güney duvarının ortasında iki paye arasına
büyük ölçekte ve mavimtırak renkli göktaşı adı verilen bir mermerden yapılmış.
Kuzey harim giriş kapısı gibi dönem özellikleriyle süslenmiş. Niş kenarlarına,
ikişer antik başlıklı dilimli sütun yerleştirilmiş. Niş kabartma tekniğinde
kandil bitkisel yapraklarla, kavsara ise istiridye kabuğu motifi ile süslenmiş.
Mihrap alınlık kısmında, mihrap ayeti ve kelime-i tevhit yazıyor. Taç kısmı
yuvarlak kemer içine alınmış, kemer aralığında nur saçan bir hilal bulunmakta.
Kemer kuşağını bitkisel motifler çevreliyor. Minber, mihrap gibi mermerden
yapılmış ve mihrabın batısında yer almakta. Yan aynalık bölümünün göbeğinde dik
üçgen içi yüksek kabartma tekniğinde kıvrım dallarla süslenmiş. Süpürgelik
kısmı dört açıklıklı sivri kemerli. Yan korkuluklara taş kafes tekniğinde
geometrik sekiz kollu yıldızlar işlenmiş. Giriş kısmı iki antik başlıklı
sütunla taçlandırılmış. Kuran taht bölümü dört sütun üzerine baldaken tarzında
sivri kemerlendirilmiş, üzeri taçlanarak armudi külah oluşturulmuş. Yivli
gövdeli çifte minarede nispetleri ve şerefe biçimleri bakımından Türk
minarelerine göre değişik. Cami, geç dönemde Konya'da barok tarzda inşa edilen
bir Osmanlı camisi olarak dikkat çekiyor. İstanbul dışında barok tarzda inşa
edilen tek cami olmasından dolayı Konya'da görmeye alışık olmadığımız Osmanlı
geç dönem süsleme özelliklerini yansıtıyor. Osmanlı devletinin toprak
kaybetmesine rağmen taşrada önemli ve ihtişamlı bir yapıya imza atması devletin
gücünü gösteriyor. Lale devriyle başlayan Avrupa sanatından etkilenme ve Türk
mimarisinin Konya'da etkisini yansıtması açısından önemli bir geç dönem Osmanlı
camisidir. 18. yüzyıldan başlayarak Osmanlı mimarisine giren barok üslubun, 19.
yüzyılda rokoko ile birleştirildiği devrin eseridir.
Mamafih şunları söyleyebilirim ki, cami Anadolu'da inşa
edilen barok tarzda tek Osmanlı camisi olması hasebiyle dikkatleri çekiyor.
Cami hakkında hiçbir bilgiye sahip olmasanız dahi camiyi gördüğünüz vakit
mimari formundaki farklılığı kolaylıkla fark edebilirsiniz. Banisi Sultan
Abdülaziz'in hüzünlü biten hayat hikâyesinden midir bilinmez ama eşsiz
güzelliğinin yanı sıra zaman zaman hüzünlü duruşuyla da sizi etkilemeyi
başarıyor Aziziye Camii. Sultan Abdülaziz ve annesi Pertevniyal Valide Sultanın
yardımlarıyla inşa edilen bu eşsiz yapı, sultanın adını yaşatmaya devam ediyor.
145 yıldır ayakta olan bu güzel mabede bu güne kadar sahip çıkılmış ve
korunmuştur. Artık onu korumak ve gelecek nesillerimize aktarmak bizim
görevimizdir. 145 yıldır alınların secdeye değdiği, ellerin semaya açıldığı bu
eşsiz mimari eser Türk'ün övünç kaynaklarından biri olmuştur. Her yıl binlerce
ziyaretçi ağırlayan bu güzel mabedi görme şansına eriştiğim için mutluyum. Bir
gün yolunuz düşerse mutlaka ziyaret ediniz…
Vahit GÖRÜR, NEÜ Sınıf Öğretmenliği Öğrencisi
Kaynakça
Kasım Hızlı ve Selman Kılıç, Aziziye Camileri/Sultan
Abdülaziz Han’ın Yadigarları, İstanbul: Çamlıca
Yayınevi,2013.
KÜÇÜKGÜNAY, MEHMET. “Belde-i Muhayyere || Aziziye Camii || Bölüm 8”. Erişim: 30 Ekim 2019.
https://www.youtube.com/watch?v=c8qFxhJo71c
Çok güzel bir yazı, kalemi tebrik ederim.
YanıtlaSil